Yeme bozukluklari, olumsuz veya düzensiz, duygular ve duygulanimin eslik ettigi ciddi psikiyatrik hastaliklardir ve birçok psikiyatrik rahatsizlik ile komorbid seyretmektedir. Anksiyete bozukluklari da yeme bozukluklarinda en yaygin görülen komorbidelerden biridir; ancak yeme bozukluguna iliskin spesifik korkulara ulasma yöntemleri yetersizdir. Bu amaçla, yeme bozukluklarinda görülen korkulari ölçmede kullanilabilecek Yeme Bozukluguna Iliskin Korku Ölçegi (YBKÖ) gelistirilmistir. Bu çalismanin amaci bu ölçegin Türkçe formunun geçerlik ve güvenilirlik çalismasini gerçeklestirmektedir. Arastirmanin verileri 406 yetiskin katilimcidan toplanmistir. Veri toplama araci olarak Demografik Bilgi Formu, Yeme Bozuklugu’na Iliskin Korku Ölçegi, REZZY Yeme Bozukluklari Ölçegi ve Saglik Anksiyetesi Ölçegi kullanilmistir. Uyarlama çalismasinda önce geçerlik ve güvenirlik incelenmistir. Geçerlik incelemesi için SPSS üzerinden açiklayici faktör analizi (AFA) ve AMOS üzerinden dogrulayici faktör analizi (DFA) gerçeklestirilmistir. Ana bilesenler analiziyle, ölçegin faktörleri incelenmistir. Örneklem büyüklügü yeterliligi için Kaiser-Meyer-Olkin (KMO) degeri hesaplanmistir. Ayrica ölçek maddelerinin analize uygunlugunu belirlemek için Barlett’s küresellik testine bakilmistir. Güvenirlik analizleri için esdeger test korelasyonuna ve Cronbach Alfa katsayisina bakilmistir. Elde edilen bulgulara göre YBKÖ’nün yeterli geçerlik ve güvenirlik özelliklerine sahip oldugu bulunmustur. Ölçegin üç faktörlü oldugu ve toplam varyansin % 71.543’ünü açikladigi sonucuna varilmis ve Cronbach’s Alfa iç tutarlilik katsayisi .943 olarak hesaplanmistir. YBKÖ’nin Türkiye’de kullanilabilecek geçerli ve güvenilir bir ölçme araci olduguna ulasilmistir.

Yaslanma, tüketiciler için alisveris zorluklarina yol açabilmekte ve daha çok genç tüketicilerle iliskilendirilen online alisveris, yaslilarin ihtiyaç duyduklari ürünlere kolay ulasimini saglayabilmektedir. Bu makale, daha önce çevrimiçi alisveris deneyimi olan yasli tüketicileri, böyle bir deneyimi olmayan tüketicilerle demografik özellikleri açisindan karsilastirarak, yasli tüketicilerin çevrimiçi alisveris davranislarina iliskin anlayisimizi genisletmektedir. Planli Davranis Teorisi, iki grubun gelecekteki çevrimiçi alisveris niyetlerini, çevrimiçi alisverise yönelik tutumlarini, algilanan davranissal kontrol ve öznel normlari kesfetmek için kullanilir. Bu arastirmanin bulgulari, iki grup arasindaki yas, egitim ve gelir açisindan farkliliklari göstermektedir.

The globalization emerging in the post-World War II increases the integration of microeconomic economic players into the international trade and financial system. Hence, exchange rates gain importance for economic decision-making. The dismissal of the Bretton Woods agreement in 1973 caused governments to implement the flexible exchange rate regime. Therefore, reliable exchange rate forecasting has importance for developing countries having structural problems and underdeveloped financial systems. Moreover, reliable exchange rate forecasting is more complicated during the Covid-19 pandemic. This study aims at investigating the real effective exchange forecasting in the Covid-19 pandemic (2019M12-2021M08) by comparing the forecast power of ARCH and GARCH models. The analysis findings demonstrate that ARIMA(1,1,1) - ARCH(2) and ARIMA(1,1,1) - GARCH(2,1) models have a slight difference and are the best models for forecasting accuracy. According to the findings, the policy-makers and microeconomic players must decide on the ARIMA(1,1,1) - GARCH(2,1) model for real effective exchange rate forecasting during the Covid-19 pandemic.

Bu arastirmanin amaci, örgütsel sinizmin ardillari üzerindeki etkilerini tespit etmektir. Arastirma verisi pazarlama ve satis sektöründe hizmet veren 735 satis personelinden anket yöntemi ile toplanmistir. Elde edilen veriler yapisal esitlik modeli ile analiz edilmistir. Yapisal esitlik modellemesi bulgularina göre örgütsel sinizmin alt boyutlarindan bilissel sinizmin ise adanmislik üzerinde anlamli bir etkisi bulunamamistir. Benzer sekilde, davranissal sinizm alt boyutunun da ise adanmislik üzerinde istatistiksel açidan anlamli bir etkisi tespit edilememistir. Diger yandan duygusal sinizm boyutunun ise adanmislik üzerinde negatif ve anlamli bir etkisi bulunmaktadir. Örgütsel sinizmin örgütsel muhalefet üzerindeki etkilerine bakildiginda; bilissel sinizmin örgütsel muhalefet üzerinde negatif ve anlamli, duygusal sinizmin pozitif ve anlamli ve davranissal sinizmin pozitif ve anlamli etkileri mevcuttur. Bilissel sinizmin örgütsel politika algisi üzerinde pozitif ve anlamli, duygusal sinizmin pozitif ve anlamli ve davranissal sinizmin pozitif ve anlamli etkileri oldugunu göstermektedir. Son olarak örgütsel sinizmin alt boyutlarindan, bilissel sinizmin örgütsel özdeslesme üzerinde negatif ve anlamli ve duygusal sinizmin negatif ve anlamli etkileri tespit edilmistir. Ancak, davranissal sinizmin örgütsel özdeslesme üzerinde anlamli bir etkisi mevcut degildir.

Bilgiyi kullanma yetenegi olarak ifade edilen özümseme kapasitesi, firmalarin performansini artirmada ve rekabet avantaji kazanmalarini saglamada önemli bir yetenektir ve firmalar geleneksel inovasyon anlayislarini açik inovasyon anlayisina çevirerek ve bilgi düzeylerini gelistirerek özümseme kapasitelerini artirabilirler. Firmalarin özümseme kapasitelerini gelistirmede ve açik inovasyon anlayisinin yerlesmesini saglamada ise yöneticilerin uygun liderlik tarzi sergilemeleri ön plana çikmaktadir. Böylece firmalarin bilgi edinme, dönüstürme, uygulama ve koruma süreçlerini yönetmeleri daha kolay olacaktir. Bu arastirmanin amaci; liderlik tarzi, açik inovasyon, özümseme kapasitesi ve firma performansi arasindaki iliskiyi arastirmaktir. Veri toplama araci olarak anket yöntemi kullanilmistir. Arastirma verileri Kocaeli bölgesinde faaliyette bulunan imalat sanayinde görev yapan 164 çalisandan toplanmistir. Toplanan veriler AMOS istatistiksel paket programiyla analize tabi tutulmustur. Analizler sonucunda destekleyici liderligin açik inovasyonu pozitif yönde, araçsal liderligin özümseme kapasitesini pozitif yönde, açik inovasyonun özümseme kapasitesini pozitif yönde ve özümseme kapasitesinin firma performansini pozitif yönde etkiledigi bulunmustur. Bu bulgular isiginda, firmalarin performanslarini iyilestirmek için özümseme kapasitelerini artirmalari gerektigi ve bunun açik inovasyonu benimsemekle ve uygun bir liderlik tarzi uygulamakla mümkün olabilecegi sonucuna varilmistir.

COVID-19 isimli yeni tip koronavirüs, 2019 yili sonunda Çin’den tüm dünyaya hizla yayilmistir. Salgin olarak ilan edilen hastaligin, solunum yolu ile kolayca bulasabilir olmasi sebebiyle “sosyal mesafe” kavrami önem kazanmistir. Çalisma hayatinda isin sürdürülebilirligi, sosyal mesafeli çalismaya olanak saglayan uzaktan çalisma modeli ile saglanabilmistir. Uzaktan çalismanin, COVID-19 döneminde sadece “evden çalisma” halini almasi sebebiyle, çalisanlarin is ve özel hayatlari etkilenmistir. Bu çalismanin amaci; COVID-19 döneminde uzaktan çalismanin, is ve özel yasama yansimalarini, çalisanlarin görüslerini de içeren arastirmalardan yararlanarak ortaya koymaktir. Çalismada literatür tarama yöntemi tercih edilmistir. Tarama sonuçlarina göre uzaktan çalismanin is ve özel hayata olumlu olumsuz yansimalari bulunmaktadir. Bazi çalismalara göre uzaktan çalisma, özel hayatta is yükünü arttirmakta, is ve özel hayat sinirlarini belirsizlestirmekte, bireye yalnizlik hissettirmektedir. Sürekli ulasilabilir olmak, çalisanlarin kaliteli bir yasam sürememesi ile sonuçlanmaktadir. Ancak bazi çalismalarda, uzaktan çalismanin is yasam dengesi ve yasam kalitesine olumlu katkilarinin oldugu ifade edilmektedir ki, bu konuda arastirma sonuçlarinin birbiri ile çelistigi söylenebilir. Uzaktan çalisma, is yasamini da etkilemektedir. Uzaktan çalisma, iyi yönetildiginde is tatmini, motivasyon, baglilik, üretkenlik ve performansin olumlu etkilendigi, devamsizlik ve is gücü devir oraninda düsüsler yasandigi ifade edilmektedir. Çalisanlar, uzaktan çalisma ile rol çatismalarini daha az stres yasayarak çözebilmekte, yasam ile is alanlarini basarili bir biçimde entegre edebilmekte, tatmin edici boyutta bir yasam kalitesine sahip olabilme firsati yakalayabilmektedirler. Ancak arastirmalarin is ve özel yasama etkisi cinsiyete göre de farkliliklar göstermektedir. Çalisan kadinlarin erkeklere oranla evde is yükünün arttigi, evden çalisan babalar tarafindan çocuk bakimi ve ev isinin normal zamana kiyasla daha çok yapildigi da anlasilmaktadir.